14 Ocak 2009 Çarşamba

İki Yaşındaki Çocuğunuz Büyürken

Bu aksam sizlere henüz birkaç ay önce bitirdiğim bir kitaptan bahsedeceğim birazdan. Bu arada neden kitap özetleri yapmaya karar verdim, ben Doruk doğmadan önce bir sürü kitap almıştım, ama asıl hoşuma giden kitaplar, hep birilerinin tavsiyeleriyle, yaptığı kısa açıklamalarla aldıklarım oldu. Belki ben de birilerine faydalı olabilirim umuduyla yazıyorum :)


'''İki yaşındaki bir çocuğun ebeveyni olduğunuzda, her gün, heyecan verici bir yolculuktur. Onlar Büyüdükçe serisinin ikinci kitabı olan İki Yaşındaki Çocuğunuz Büyürken'de, Ebeveyn dergisinin uzman editörleri, dikkate değer üçüncü yıla doğru çocuğunuzun ne düşünüp hissettiğini -ve çocuğunuzun gelişebileceği besleyici ve güvenli çevreyi sizin nasıl sağlayacağınızı- anlatıyorlar.
Kitapta her bölüm gelişimin farklı kilometretaşları -dil gelişiminden öğrenmeye, paylaşma ve sabırlı olmak- üzere odaklanıyor. İki Yaşındaki Çocuğunuz Büyürken, çocuğunuzun bakış açısından -endişeleri, meydan okumaları ve heyecanları- onun ne yaşadığını açıklayarak, yavaş yavaş gelişen davranışlarındaki günlük değişimlere sizi hazırlar. Çocuğunuzu tanıyarak, benmerkezcilik ten sosyalleşmeye, mutlak bağımlılıktan, bağımsızlığa geçerken onu desteklemenin en verimli yöntemlerini öğreneceksiniz. Bu kaynak ayrıca, çocuğunuzun cinsiyetinin farkında olması, tuvalet eğitimi ve hatta aileye yeni bir kardeşin katılmasıyla oluşan kıskançlık gibi ortak ama karmaşık sorunlarla başa çıkmak konusunda pratik tavsiyeler sağlar.'''

Aslında kitapta en çok hoşuma giden Muhteşem 2'yi anlattığı ön yazı :) Şu aralar bizim dönem çocuklarının anneleri panikle Trouble 2'yu bekliyoruz, ön yazı ise beni birazcık olsun rahatlattı.Bunun sebebini acıklayayım oncelikle. Kitap aslında cok fazla yeni bir sey soylemiyor, ozellikle serinin diger kitaplarını okuyunca soylenenler birbirine aynı. En cok uzerinde durulan, cocugumuzla olan iliskimizde onunla empati kurabilmek. Ama onsoz ve sonrasında yine kitabın icinde bahsedilen, neden Trouble 2 değil, Muhteşem 2'ler....

Çünkü 2 yaş, bir çocuk için bir sürü ilkin ve sevgi patlamasının yaşanması. Çocuğunuz bu sene içinde, belki de başka hiçbir zaman söylemeyeceği kadar çok 'seni seviyorum' diyecek, sizi öpecek, sizi kucaklayacak diyor. En az 'Hayır' dediği kadar sık sık bize, yani annelere sevgilerini gösterecekler bu sene Cheesy .

Kitabı sadece bunun için mi tavsiye ediyorum peki, tabii ki hayır. Kitap 2 yaşındaki çocuğun öfke patlamalarını çok güzel anlatıyor. Ve yine bu krizler sırasında bizlerin neden sakin olmamız gerektiğini anlatıyor. Hani bazen okuyorum, çocugum sinirleniyor, ben d ekendimi tutamıyorum, ben de öfkelenip ona bağırıyorum diye yazan anneler için özellikle tavsiye ederim. Kitap bu konuda da güzel bir noktanın üzerinde durmuş.

'Çocuğumuz bizi sinirlendirmek için' yapmıyor bunları. Çocuğumuz o sırada onun yaptığının neticesinde bizim sinirlenemeceğimizi öngöremez. O sadece bir şeyin olmasını istediğinde, bir şeyin yapılmasını istediğinde, henüz zaman kavramı olmadığından onun hemen olmasını ister. Veya bir şeye kızdıgında toplumda ogretilmiş davranıslar seklinde davranmayı bilmez. İşte burada devreye biz giriyoruz.

Mesela, çocugumuz elinden oyuncagı alındıgında, karsısındaki cocuga vurur, ısırır, bagırır, ve bunun neticesinde karsısındaki cocuk canı yandıgından elindeki oyuncagı bırakır. Sonuc, bizim cocugumuz, tepki gostermistir ve sonucta istedigini almıstır. Ama bunu yaparken karsıdakinin canını yaktıgını bilmez. İşte bizim ona bunu ogretmemiz gerekiyor. Onun ısırması, vurması sonucunda, karsıdaki cocugun canını yaktıgını bilmesi gerekiyor, yani bizim ona bunu ogretmemiz gerekiyor. Ogrensin diye ona vurarak, ısırarak değil tabi, biz ona bunu anlatacagız.

İlki korkuların oluşması. Bu dönem çocuklarında korkular oluşmaya başlıyormuş. Biz bunu bu aralar canlı olarak da yaşıyoruz. Mesela geçen hafta sonu tiyatroya gittik. Doruk cok eglendi, hatta bitince cıkmak istemedi. Ama sonra gece uykusunda agladı. Aynısını Nemo cizgi filminden sonra da yasamıstı. Günün özetini gece uyumadan önce yapar Doruk, babası yataga gotururken. Kendi kendine anlatıyor ne yaptı ne etti diye, biz orada da korktugunu pek anlayamamısız, gece uyanınca anlıyoruz korktugunu.

Gelelim ne yapmak gerektigine. Bu dönem çcocuklarda bir takım korkuların olması dogalmış. Uyku kısmında ise daha cok oluyormuş. Çocuklar bizlere göre daha derin uyuduklarından bizlerin gordugunden daha fazla kaus gorurlermiş. Bu dönem çocuklarının korkularıyla dalga gecmemek, onların korkularını kucumsememek gerekirmiş. Mesela cocuk canavardan mı korkuyor, kesinlikle canavar yok demek yerine, canavardan nasıl korunabilecegi ne dair yontemler daha işe yararmış. Gece uyumadan önce canavar avına cıkmak, yanına gece lambası koymak, kapısını acık bırakmak gibi yontemlerle cocugun ihtiyac anında yanında olmak gerkiyormus. Ve mumkunse yanınızda yatırmayın diyor. Eğer cok mecbursanız, korkuları gecene kadar kendi odasında siz de yanına koyacagınız bir yatakta veya sizin odanızda başka bir yatakta yatırın, ama yanınıza almayın diyor.

Kopekten mi korkuyor, sokakta kopek gorunce, kucagınıza alın, denizden sudan mı korkuyor, sokmayın suya, bir sonraki deniz sezonunda suya girsin diye onermiş kitap. Sokma konusunda ikna olmuyorsa sakın ısrarcı olmayın diyor.

Bir diğer bolum de, Paylaşmak.

Bu yaştaki çocuklar henüz paylaşmayı bilmediklerind en bunda biizm rol modeli olmamız gerekiyor. Çünkü çocuklar için onların herseyi sadece onlarındır, başkalarının her şeyi de onlarındır hatta Smiley

Çünkü cocuk bir oyuncagını başka bir arkadaşına verdiğinde onun sonsuza kadar gittiğini düşündüğünden vermek istemezmiş. Burada da çeşitli oyunlarla çocuğu alıştırmak gerekiyormuş. Mesela karşılıklı top oynamış, 'Top şimdi annede, top şimdi cocukta' gibi, verdiği şeyin daha sonra tekrar kendisine donecegini bilmesi acısından oyunlar oynayarak paylaşmayı ögretebilirmişiz.

Sinir krizleri konusunda ne yapılabilir konusunda bu kitabın ve okudugum diger tum kitapların soyledigi, ofke krizi patlamadan mudahale etmek Wink
Burada da cocugu tanıyıp, gozlemek cok onemli. Hangi durumlarda daha sık yasanıyor, uykusu varken mi, karnı acken mi, kalabalıkta mı, sıcakta mı falan filan... Bunları bilip, bunları önlemek o sinir krizlerini önlemekten daha kolay. Sinir krizinden sonraysa mudahale daha zor, ama kısaca ozetleyecek olursam;

Sen sakin olacaksın; boylelikle cocuk kontrolu kaybettiginde, annesinin sakin olup kontrolu elinde tuttugunu gordugunde daha kolay sakinleşebilir. Kesinlikle ona sesini duyurmak için yuksek sesle cevap verme, cunku bu onun sesini daha da fazla arttırmasından başka bir işe yaramazmış.

Çocugun duygularını kabul edip, dile getirmek; neden aglıyor, oyuncagı mı dustu, canı mı sıkıldı, canı mı yandı. Onun bulundugu durumu sesli ifade edip, mesela, 'Biliyorum canın sıkıldı TV acmak istiyorsun' seklinde onu anladıgımız belli etmemiz gerekiyormuş.

Onun aglayarak yapmak istedigini yapmamalıyız, mumkunse kriz gecirdigi ortamdan uzaklasabilirs iniz beraberce, markette mi, arka odada mı, degistirin orayı.

Kriz anlarında cocugun guvenligini de saglamak ayrıca onemli bir başka konu. Kendini etrafta yerlere atıyorsa cevreyi de o gozle taramamız gerekiyor mesela. Kafasını carpabilecegi keskn kose, sert bir sey var mı mesela diye.

Ayrıca cocugunuza arkadan onu sıkmayacak kadar sıkı ve sevgi dolu sarılıp kendini yerlere atmasını engellemek gerekiyormus.

Mesela ben, Doruk cok bagırıp agladıgı zamanlarda, onunla daha dusuk bir ses tonunda konusuyorum. Hatta bazen fısıldıyorum. Beni duyabilmek icin o da meraktan bagırmayı kesiyor bazen.
Bazen bu da işe yaramıyor, onu da alıp başka bir odaya geçiyorum, veya baloncukları cıkarıyorum ortaya, o da Doruk'u sakinlestiriyo r.

Dısarda kriz henuz yasamadık, alısveris merkezinde falan, o durumda olmak sinir bozucudur ama onda da buyuk ihtimalle oradan uzaklastırır, arabaya gotururum herhalde.

Ama onemli olan ve daha kolay olan, kriz ortaya cıkmadan engellemeye, krize yol acabilecek seyleri ortadan kaldırmaya calısmak diyor

Neyse ben biraz daha anlatırsam kitabın yazarları, kitap satışları azalıyor diye kızacak :) Herkese iyi okumalar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder