31 Mart 2009 Salı

Vicdanlı Oğlum

Dun Gebze'de bir musteriyi ziyaret icin arabadan inerken dizim 'Tık' etti.
Ne oldugunu tahmin ettigimden ustune basmamaya ozen gosterdim, aksama kadar ziyaretlere devam ettim, araba nasılsa otomatik vites diye.
Aksam tam ofisten cıkacagım mumkun degil basamıyorum ustune.
Bir arkadasın yardımıyla bindim arabaya, geldim evime.
Kapıyı acar acmaz üstüme atlamak istedi, ama ben iki büklüm olunca 'Anne ne oldu' diye sorunca, dizimin acıdıgını, bugün kucagıma alamayacagımı söyledim.
Bunun üstüne benim yavru 'Annecim, gel koltuga otur' diyerek elimden tutup beni koltuga oturttu. Sonra kendisinden yastık isteyince getirdi hemen.
Ardından da dizime iğne yaptı ve öptü iyileşmesi için.
Babası gelince onu da hemen kapıdan karşılayıp yanıma getirip, ona da öptürdü, iyileşsin diye.
Sonra banyo saati geldiğinde 'Annenin ayağı hasta' deyince, bu akşamki banyo sefasından da vazgeçti (biz hala üçlü olarak girip yıkayabiliyoruz Doruk'u, Süha tek başına cesaret edemiyor).

İyileştirdi beni ve tüm akşam bana hizmet etti güzel oğlum :)

30 Mart 2009 Pazartesi


Hafta sonu ne yaptık...
Aslında bir suru sey yaptık, daha dogrusu sokaklarda bol bol dolandık :)
Ama cektigim fotoları yuklemeyi atladıgımdan eskilerden bir tane koyuyorum, fotosuz blog guzel olmuyor diye :)
Cumartesi gunu, oyun grubumuzla bulusmayi bu sefer basaramadık, Doruk hala huysuz oldugundan ananesinin bahcesinde oynadık.
Sonra uyku saati geldiginde, dedesinin ziyaretine gitmek icin yola cıktık ve o arabada uyurken ben de Bagdat Caddesinde'ki 4 katlı Mothercare'den ona bol bol oyuncak alısverisi yaptım.
Ama bu sefer suclu Ozlem, o bana dedi ki, buradaki ELC oyuncaklar Leonardini'den daha ucuz, dogru, icim gitti, daha 3-4 hafta once aldıgım roketi ciddi daha uygun fiyata gorunce...
Bu araa Ozlem'cim, senin o aradıgın oyun hamuru oklavalarından buldum, senin almamıs olma ihtimaline karsılık sana da aldım bir tane :)
Bir tane traktor, bir tane domino, bir tane ip gecirmece, birkac tane araba...
Ama bu sefer suclu Ozlem, o beni kıskırttı hakim bey :)
Sonra caddede hava da guzel olunca epey bir yuruyus yaptık, hem de Doruk'Da yurudu, bisikletine binmek istemedi, cok az kucaga geldi, cogunda yurudu, anne-baba-cocuk piyasa yaptık.
Sonra dedeye gittik, hala ve İdil'de geldi... Yine cok mutluydu Doruk...
Aksam uyku saatine kadar oradaydık, Murat enişte'si de geldi oglumun...

Pazar sabahı oy kullanmaya yine Yeşilköy'e gittik. Biz ikametgahımızı almadık yeni evimize.
Oydan sonra teyzeleri ve ananesiyle sahile gittik, guzel guzel kumsalda oynadı oglum, sonra burnu kızarınca geri döndük :)
Ogleden sonra da teyzeleri bize geldi, haftasonu cok mutluydu oglum :)
Dün gece tam umutlanmıstık, bir ara 'Acaba' demistik.
'Istanbul'u alabilecek mi acaba Kılıcdaroglu' diye.
Ama olmadı...
Ama belki de gerekn cevabı almıslardır artık.
Ellerindeki birkac buyuksehir tekrar cıktı ya ellerinden
Belki, halkın 3-5 camasır makinesi karsılıgı satılık olmadıgını belki anlamıslardır.
Teget gecen krizin boyutlarını belki biraz olsun anlamıslardır.

Yine kafalarda soru isaretleri belirledi, bu cagda, verilerin akısında sıkıntı yasanmasıyla...

Ama yine de ben umutlandım ...

29 Mart 2009 Pazar

Sinir oluyorum

Saatler bir ileri, bir geri, sinir oluyorum
Gunes ısıgından daha cok faydalanacakmısız
Bana neeeee
Oglumun tum duzeni bozuluyor
Kolay mı onu yeni saat duzenine alıstırmak
Dun gece saat 22 olmustu, uyuyamadı hala
Her gun 15 dk 15 dk geri almaya calısacagız, kolaysa siz gelin yapın :(

26 Mart 2009 Perşembe

Size de çiçek aldım :)


Dün işlerden bunalınca, bir de üstüne kayınpederimin ameliyatı gelince iyice bunalınca daha önceden Özlem'in soyledikleri geldi aklıma ve kendime ahadana bu çiçeği sipariş ettim. Ama bu blog sayesinde veya daha önce Akıllı Bebek'ten tanıştığım arkadaşlarımın da masalarında olmasını istedim ki, onlarda kendilerini iyi hissetsin :)

Mis gibi kokuyor, duyuyorsunuz di mi siz de kokuyu ;)

Hep üzülmüşümdür...

Biliyor musunuz benim hiç hobim yok
Doruk doğdu ya, şimdi 'hiç vaktim yok' maskesi altına saklanıyorum utanmadan.
Ama Doruk'tan önce de, iş yoğunluğundan kafamı kaşıyamacak zamanlardan önce de hiç hobim yoktu ki.
Ne resim, ne müzik, ne spor, ne fotografcılık, ıhhh ıhh yokkk
Ne bir yardım derneğine destek olmak, ıhhh ıhh o da yok
Evde 2 yemek yapayım yok yok
Biraz örgü öreyim o da yok
Ot muyum neyim :(

23 Mart 2009 Pazartesi

Eyvahhhhhh

Eyvah ki ne eyvahhhhh
Doruk yine diş çıkarıyorrrrrr

19 Mart 2009 Perşembe

Lokumumu Özledimmmmmm


İş nedeniyle Bursa'dayım, oğlumdan bir gece ayrıyım...
Onsuz çok zor oluyor...
İş nedeniyle ondan ayrı olmak çok zor oluyor...
Çok özlüyorum lokumumu ben...

18 Mart 2009 Çarşamba

Erin'in Dogumgunu Devam


Pastaya hucummmmmmmmm


Bu da sevgili Yapıncak'ın Music Together uygulamasından bir kare :)


Ayça fotografları yolladı neyse ki, böylece anne-oğul fotolarımız oldu :) Teşekkür ederim Ayçacım :)

17 Mart 2009 Salı

Erin'in Dogumgunu

Dun aksam uzeri, Doruk'un kontrolunden sonra cok guzel bir dogumgunu partisine davetliydik. Sevgili Ayca oglu Erin'in dogumgunu icin oyun grubuna cagri atinca hemen katılmak için gerekli düzenlemeleri yaptık ve katıldık. Yaklaşı 20 anne ve çocuktuk. Doruk kesin 'Anne Eve Gidelim' yapar diye düşünüp gözüm korktu, her anne ve cocuk geldiğinde ama neyseki sonuna kadar ağlamadan dayandı :)

Tum anneler ve çocuklar tamamlandıktan sonra önce Yapıncak'la Music Together dersi yaptık. Ve ben yine hem çalışan bir anne olduğum hem de dünyanın bir ucunda oturduğum için kahroldum. Normalde 6 çocuk ve anneyle yapılan ders o kadar kalabalık olmasına rağmen neredeyse hiç sorunsuz devam etti. Yamaha'nın deneme dersinde olay çıkarıp sonuna kadar kalmayan oğlum bu derste o kadar kalabalığa rağmen pek sorun çıkarmadı. Bunda belki de yanımızda Azra ve Özlem'in olmasının da etkisi vardı.

Doruk, Azra'ya ne kadar yanaşsa da Azra bu sefer oğluma pek yüz vermedi. Doruk'un tüm öpme girişimleri maalesef sonuçsuz kaldı bu sefer :)Ama bir ara, birbirlerinin karşısında durup yüzlerini saklayıp saklambaş oynadılar birbirleriyle :)


Bir ara Azra, Doruk ve Rüzgar salondan antreye cıkıp birbirleriyle biraz oynadılar. Artık birbirlerini iyice tanımaya başladılar. Doruk özellikle tanıdığı çocuklarla daha rahat oynayabiliyor, ondan artık iyice emin oldum ;)


Daha sonra Erin'in pastası geldi, cok guzel Winnie'li bir pastaydı, pastanın gelmesiyle bütün çocuklar pastaya hücum ettiler. Hepsi pastanın üstündeki seker hamurundan topları yağmalamaya başladılar :) Ama o sahne görülmeye değerdi. Nerdeyse bütün çocuklar normal sartlarda evde şeker yiyemiyor (Doruk da dahil), orada ben de bütün annelerde bu konuda yasakları unuttuk, ve hepsi çift el daldılar. Artık ağızlarına öyle cok doldurdurlar ki, çiğneyemedikleri için elimizle dişlerinden, damaklarından kazımak zorunda kaldık. Hele Doruk bir ara gördüğümde nefes almadan, ağzına tıkabildiği kadar çok şıkıştırmaya çalışıyordu ki, güleyim mi, yoksa boğulacak çocuk diye korkayım mı bilemedim :)



Partide Ayça bir ara hediyeleri açmaya niyetlendi, ama ne mümkün :) Bütün çocuklar kendi getirdikleri hediyeleri açmaya girişti. Ben Doruk'un elinden alamadan o bir taneyi açtı bile, ltfn kusura bakma Ayça, galiba bazen Doruk'a hayır dememekle, şımarık çocuk yetiştirme arasındaki noktayı ayarlayamıyorum.

Partiden sonra Özlem ve Azra ile beraber eşlerle de konuşup Sahan'a gitmeye karar verdik. Azra arabada uyuyakalınca Sahan'da da uykuya devam etti biraz. Doruk Ataberk gelene kadar yalnız oynadı. Ama sonra aralarda masaya gelip, kafasını sandalyelerin arasına sıkıştırıp Azra'yı oyun alanına bir çağırışı vardı, görmek gerekir, anlatılamaz. Azra'da tam nazlı günündeydi, iyice eziyet etti benim oğluma yani :)


Neyse ki oglumla masada orumcek-ayı oyuncagıyla oynamayı kabul etti de, araları tekrar ısındı :)


Hatta daha sonra beraber mac bile yaptılar. Tabii tum bu olaylar sırasında Ataberk kaydıraktaki hünerlerini sergiledi sürekli ve hem bizi hem annesini şaşırtan bir kararla yüzüne kedi maskesi çizdirdi :)

Çok keyifli bir gündü, çok eğlendik biz :)

Anıl Doğumgünü


7 mart'ta Anıl'ın dogumgünündeydik, ben tembel anne olarak fotograf makinesini sarj etmeyi unuttugumdan zaten cok az foto cekebildim maalesef :(


Tuba'nin ve esinin muzisyen olmasından dolayı evde bir sürü müzik aleti vardı, Doruk'un favorisi vurmalı çalgılardı :)

Hafta sonu Limonlu Bahce'deydik


Hafta sonu benim arkadasımın dogum gunu Limonlu Bahce'ye gittik. Giyinmeyi sevmeyen oglum orada Abi'ler var diye bir heves giyindi hemen :)

Diger abiler PSB ve telefondaki oyunlara dalınca, oglum da Okan Abisi ile bol bol oynadi :)


Teyzesiyle de oynadı tabii bol bol, hasret giderdiler, 3 gündür görüşmüyorlardı birbirleriyle :)


Biz Doruk'un uyanma saatinden dolayı ilk gittigimizden, diger Abiler henuz gelmemişti, her zamanki gibi 'Eve gidelim' diye tutturunca maalesef biraz DVD playerdan destek almak zorunda kaldık günün başlangıcında :(

Guzel bir gundu, cıkısta, Sultanahmet koftecisine gittik, ama Doruk yine hafta sonu oldugundan 'yemeyecegim' gununde olunca paket yapıp eve aldık. Neyse ki sabah hava güzeldi de dısarda da keyifle dolandık :)

16 Mart 2009 Pazartesi

Söze gerek yok :)

Disiplin

Cumartesi gunu, Montessori yahoo grubu vasitasiyla gruba ulasan Ozgurkalp'in seminerine gittim. Oncelikle bir sasirdim, nedense kendisini bizler gibi kadin saniyordum, grubun genel profili nedeniyle boyle bir yargi olusmus demek ki. Gruptan benim haricimde 4 arkadas ve Isil'in esiyle birlikte ben dahil 6 katilimci vardi. Havanin cok kotu olmasi katilimci sayisini etkilemisti anladigim kadariyla, cunku ciddi bir firtina vardi, ozellikle o saatlerde.
Ben seminerden memnun kaldim, acikcasi son 3-5 aydir ilgilendigim Montessori yontemiyle alakali simdiye kadar kimseyle yuzyuze konusma imkanim olmadigindan bendeki tum bilgiler hep okuduklarimdi, bunlari sozlu olarak dinlemek iyi geldi. Tum semineri ses kayit cihazina kaydettim, bunu en kisa surede hem grupta yayinlamak, hem de Ozgurkalp'e gondermek istiyorum, ama bunun yolunu bulamadim. Ses kayit cihazindan bilgisayar ortamina aktarma konusunda ne yapmam gerektigini hic bilmiyorum, teknoloji ozurlu olarak, bu konuda yol gosterecek birileri beni okuyorsa ve yardimci olabilirse cok minnetkar kalirim, hem bu sayede ulasma imkani olmayan arkadaslar da dinleyebilirler.

O gunku sıkıştırılmış bir programdı, bir de saat 19'da çıkmak zorunda kalınca soru-cevap kısmına katılamadım, hava muhalefeti sebebiyle, akşam eve dönerken de lapa lapa kar yağışı altında geri döndüm. Neyse ki Doruk cumartesi gunu öglen uykusunu oldukca uzun uyumuş, uyuduktan sonra da babasıyla Mohini'de yapboz alışverişi yapmışlar. Seminer sonrası ben de onlara katıldım, hızlı bir yemek yedik, tüm yemek boyunca Doruk'un sevgi gösterilerine muhatap oldum (ki kendisi fiziksel olarak pek sevgi gösterisinde bulunmaz).

Bu seminerde ne ögrendim, Ödül ve Ceza yöntemini bir daha dinledim. Hep kendimin ödül ve ceza yöntemiyle büyütüldüğünden dem vurup bu yöntemi vazgeçilmez olarak görürken, o seminerden sonra dinlediklerim kafamda dönüp dururken dün gece yarısı uykudan uyanmıştım, birden fark ettim ki, aslında ben ödül ve ceza yöntemiyle büyütülmemişim ! Bizim evde ceza hiç olmadı, ne fiziksel olarak, ne de hak mahrumiyeti şeklinde, bunu inanın dün geceyarisi uykum kactiginda fark ettim. Annem surekli Ben Dilini kullanirmis, bunu fark ettim. Ama ben yillar yili, annem bizi duygu somurusuyle buyuttu diye dusundum. Ben kardesimle kavga etmezdim, ama bunu onu çok sevdigimden, o küçük olduğundan veya kendi iç disiplinim oturdugundan degil, annem üzülmesin diye yapmazdım. Veya bir sürü başka sey, yazarken tam anlatamiyorum, keşke herkesle yüzyüze görüşüp konuşabilme imkanımız olsa, ama yok.
Ama Hayır kullanılan bir evde büyüdüm. Lisede - üniversitede iken bile gece dışarı çıkma iznim yoktu. Annemle babama göre bu olması gerekendi ve Hayır'dı. Bana göre ise bu olmaması gerekendi, bunu aşmıştım, arkadaşlarımda kalırdım, gece gizlice dışarı çıkardım. Yani onları Hayır'ı benim için Evet'ti. Onlar bu konuda disiplin uyguladıklarını sanıyordu, ama bu sürekli çiğneniyordu.

Offff tam ifade edemiyorum, hadi herkes bize gelsin, konuşalım :)

13 Mart 2009 Cuma

Puzzle Aşkı



Son zamanlarda Doruk tam bir puzzle canavarı oldu, ne oynamak istersine verdiği cevap %90 yapbozzzzzzzzzz oluyor. Ahsap puzzlelardan sonra en cok sevdigi işte bu iki tanesi

Her ikisine de bayılıyor, ilk basta yapamayacagını dusunmustum, ustunde 2-5 yazdıgından, ama 1 hafta gecmeden hepsini yerlestirmeyi ogrendi. Bunları da Leonardini'den almıstık, yapboz yapmayı seven butun cocukların annelerine tavsiye ederim :)



11 Mart 2009 Çarşamba

Elim kalkmıyor

Bilmiyorum neden, kac gündür elim gitmiyor hiçbir şeye
Kaç zamandır yok öyle mutluyum, yok söyle şükürler olsun yazıp duruyorum
Ama konuşmaya bile halim yok
Yemek yemek bile istemiyorum, zor geliyor şimdi elini uzat, ağzına at, çiğne çiğneee
Sonra akşam eve geldiğimde Doruk'la oyun oynuyoruz, o yattıktan sonra da ayağa kalkacak halim yok
Kitap okuyayım diyorum, kitabı tutacak gücüm olmadığını fark ediyorum
Biraz iş yapayım, bilgisayarımı açayım, ıhhh ıhh kahve yapacak halim yok
Bahar yorgunluğu bu kadar çok mu olur...
Ama olmaması gerek, bütün ağaçlar bahar açtı
Doğa bu kadar canlanıyorken, benim neden canım çıkıyor...
Ciddi anlamadım, bahar yorgunluğu mu, yoksa 35 yaşına gelmiş olmanın verdiği hayatı ve kendini sorgulama mı
Kusura bakma oğlum, hep derlerdi, yaş 35'e gelirken insan kendini çok fazla sorgular diye, galiba bu aralar senin sayfanda biraz böylesi abuk mailler olacak ...

Bu sayfaya bir tane fotograf koyayım diyorum, anlamadıgım bir sebepten onu da beceremiyorum, foto yuklemiyor işte :(

5 Mart 2009 Perşembe

Hazır mıyım

Bizim yavruyla oyun oynarken bazen gaza getirmek için, soruyoruz;
Anne veya HAZIR MISIN?
Cevap : HAZIR MIYIM

Hazırım diyemiyor :)

4 Mart 2009 Çarşamba

Mutluyum ben yahu

Otoban cephesi olan bir isyerinde calısıyorum.
Daraldıgımda camdan tırları, arabaları sayabilirim istersem.
Odam maalesef cam kenarında değil.
O yuzden ciceğimi bile başka bir arkadaşın arkasına koydum, ama oturdugum yerde gorebiliyorum en azından.
Bugün yemekte sohbet ederken, insanların sıkıntılarını dinlerken fark ettim ki, en büyük sıkıntım, yaz tatilini nerde geçireceğim ve kiracımızın kirayı ödememesi. Şükür, dilimi ısırayım.
Tüm gün, bir sürü mail, telefon, müşteri sıkıntısı ve sattın satamadın sıkıntısı.
Aralarda nefes almak için eve bir telefon, veya masamın üstünü dolduran fotolarından oğluma bakıyorum.
Bir telefon tüm sevdiklerim birkac tus mesafede.
Gelecek planları, kredi borcumuz 4 seneye bitecek, o bittikten sonra çalışmak zorunda kalmayacağım, belki Anadolu yakasında caddeye yakın oturur, tum gun gezerim umudu.
Haftaya kocam yurtdışında olacak, Yeşilköy'e annemlere taşınacağız Doruk'la, şimdiden kız kardeşlerimle Doruk uyuduktan sonra neler yaparız heyecanı.
Bol alışveriş yapma isteği bir yandan.
Bahar umudu diğer yandan.
Akşam eve döneceğim, ve hava aydınlık, oğlum sitenin içinde koşturup beni karşılayacak, hava kararırken zar zor eve girmeye ikna edeceğim.
Hafta sonu oğlumun arkadaşı Anıl'ın doğumgününe gidilecek, ona gidip hediye almalıyım, cuma akşamı programı belli bu durumda.
Cumartesi önce doğum günü, sonrasında kuzenimin nişanı.
Pazar sabahı umarım yine güneş olur, keyifli bir kahvaltı yaparız, Süha'nın uçuşundan önce. Sonrasında hava güzel olursa Doruk'la Yeşilköy sahilde turlamaya çıkarız.

Yazınca daha çok fark ediyorum, mutluyum ben yahu... Bir de su musterinin üçkağıda yatıp bizim elimizde patlatmaya çalıştığı 250 ton işi halletsem...

3 Mart 2009 Salı

Yoga


Doruk!a hamile kalmadan önce işteki stresimi atabilmek (benim hayatımda iş=stres olmuş yahu) için yogaya başlamıştım, Ataşehir'e gidiyordum haftada bir akşam, sonra hamile olduğumu öğrendim. İlk 3 ay yoga dahil herşey yasak olunca ara verdim. Ama sonra normal doğum yaparken (ki, sezaryan oldu sonra doğum), nefesimi kontrol etmeyi öğrenmek için araştırmalar yaparken Neslihan İskit ile tanıştım. Memorial Hastanesi'nde yoga dersleri veriyordu, ücretsiz olarak. Hem bir sürü hamile anneyle tanışmak, hem de biraz spor yapmak adına, bu sefer de haftada bir oraya gitmeye başlamıştım. Hattta hızımı alamayıp 3-5 defa da ders verdiği Etiler'deki Yogaşala'ya gitmiştim. Bİr gün galiba 7-8 aylık hamieyken Neslihan hanım bir CD yapmayı planladığını, eğer sakıncası yoksa bizim de çekimleri katılmamızı rica edince de, ilerde Doruk'a bir haıra olsun diye hemen atlamıştım. Çok da güzel bir anı oldu bence, hatta benden sonra bir sürü arkadaşım bilmeden CD'yi alıp beni gördüğünde şok olmuştu :)

Neyse, daha sonra da Amerika'dan 3 CD getirtmiştim, çocukla yoga diye henüz kapaklarını bile yırtmadığım ?!?! Bu akşam diyorum, bu CD'leri Doruk uyuduktan sonra şu CD'leri bir çıkarıp baksam, sonra da yarın akşam Doruk'la yoga mı yapsam. Bizim yavru ne yapar ne eder hiçbir fikrim yok, acaba CD'ler bebeklere mi yönelik onu da bilmiyorum, aklıma geldi şimdi, bu akşam bir bakayım şu CD'lere...

Dün akşam yine olay vardı

Dün akşam Süha'da ben de eve normal vaktinde gelecektik, hafta sonu o kadar çok kışusturmaca ve üstüste program olunca Migros alışverişini bile yapamayınca Süha'dan Doruk'u alıp Migros'a gitmelerini istedim. Ben de ona doğumgününde birbirinin aynı gelen oyuncaklardan birini değiştirmeye gittim. Benim işim hızlıca bitince Doruk ve Süha'ya katıldım. Neyse alışverişimiz hiçbir kriz yaşanmadan geçti. Eve geldik, masaya oturduk. Doruk pek yemedi, hem de kurufasulye-pilav olmasına rağmen :( Neyse artık buna alıştım, olay bu değil.
Bizimki 'köpekbalığı seyredecegim' diye tutturdu, daha önce Nemo'yu seyrettiği gece uykudan korkarak uyandığından en azından korkutucu ögeler yok diye Winnie serisinden bir CD koyduk. Onlar baba-oğul seyretmeye başladı, ben mutfağı toparlarken, daha sonra ben de katıldım yanlarına. Bu yavru tam balık bu arada adı Roo idi galiba kucuk kanguru arkadaşlarından ayrı düşüp yanlnız kalınca bizimkinin gözleri buğulandı, Doruk'u arkadaşlarının döneceğine ikna edene kadar, arkadaşları döndü neyse ki. Kendi arkadaşlarına bu ihtimamı gösteriyor olsa anlayacağım da...
Daha sonra biraz oyun, oydu buydu derken bizimkinin uyku saati olan 21 geldi çattı. Doruk yaklaşık 6. aydan beri yatağına konulur babası tarafından ve kendi kendine uyur.Son birkaç haftadır bunu biraz değiştirdi, önce babasıyla 'Annenin yatagında' 3-5 dk beraber uzanıyorlar, ondan sonra yatağına konuluyor beyfendi. Dün akşam eşime dedim ki, bu akşam farklı bir yöntem deneyeceğim. Cemile serisinden 'Uyumak İstemiyorum' kitabını aldım, yatağıma Doruk'la beraber uzandık, kitabı okudum, pandamız da yanımızda. Işığı kapattım, 'tekrar oku' dedi, bir daha okudum, yine kapadım ışığı, 'hadi yatağına gidelim' dedim. Yatağına koydum, Süha'yla birikmiş dizilerimizi seyredeceğiz hevesiyel CD'yi taktim. 3-5 dk sonra önce bir fırlatma sesi (suluk yataktan atılmış), arkasından bağırarak 'Pandayı da istemiyorum' ve çığlıklar. Süha'ya yine eski rutini uygulayalım dedim, gitti, ama yok, uyumuyor. 'Sürekli uyumak istemiyorum, oyun oynamak istiyorum' ama bir yandan da nasıl boncuk boncuk ağlıyor. 10-15-20 dk neler yapıyoruz ıhh ıhh. Saat 22:30 oldu bu arada, en sonunda öyle böyle giydirdim (tabii bir de giyinmeyecegim diye agladı), battaniyesini kaptım, hepimiz pijamalarla arabaya bindik, ve Doruk arabada 3. dakikada uyudu. Daha fazla uzatıp onun hırpalanmasını istemedim, Süha biraz söylendi, benim zaten sinirler laçka, ben de söylendim...

Dün akşamımız böyle geçti... Bakalım bu akşam aynısı tekrarlanacak mı! Ama Winnie serisini seyretmek yok, Cemile'nin 'Uyumak istemiyorum'unu okumak yok bir süreliğine.

2 Mart 2009 Pazartesi

Gerçekten biri beni durdursun

Ama o kadar güzel görünüyordu ki :(

Hafta sonu dayanamayıp Doruk'a 358. oyuncağını da aldırdım Süha'ya zorla. İlerde bu çocuk doyumsuz olduğunda bunun sorumlusu ben ve benim her istediğimi yapan kocam olacak :(
Hem düğmesine basınca geri sayım başlıyor. Gerçi Doruk uzaylıyı kurbağa sanıyor ama...

Cemile ve Atakan


Yeni kitaplarımız geldi :) Ozlem ve gorumcemin tavsiyesiyle bu serileri, Akıllı Bebek'in kurucusu Banu'nun kitap işine girmesiyle ona sipariş vererek aldık :)

Kitaplarımizla beraber icinden bir tane de Cemile'nin oyuncagindan çıktı. Kız çocukları için Cemile, erkek çocukları için Atakan, ancak özellikle Özlem'in söylediği, erkek çocuklarınki biraz daha erkekimsi (bunun için olan özellikleri ben söylemeyeyim, siz tahmin edin), dediğinden her iki seriyi de aldım. Bahanem de hazır (biri benim alışveriş çılgınlığımı dizginlesin artık, kredi kartlarımı kesip tek karta da indirsem, hala duramıyorum, bildiginiz bir psikolog var mı? ). Her iki seri de o kadar güzel ki. Doruk cumartesi yine asabi günündeydi, ben okumak için acınca 'Doruk'un değil' diye fırlatıp oyununa gitti. Ama ben o oynarken kitabı Süha'ya okumaya başlayınca yine de dayanamayıp kucağıma çıktı :) Umarım bizde de Azra & Ataberk ve İdil'de olduğu gibi güzel sonuçlar doğurur :)

Selin'in baby shower'ı :)



Ben daha 1.'yi büyütemeden, arkadaşlarım 2. tura geçtiler :)

Pazar Gunu de Tan'a gittik :)





Sinemlerde Buluşma

Bu hafta sonu Sinem'lerdeydik. Bizim ev, kar geliyor korkusuyla, güzel bahar günlerine bırakıldı :) Biz ilk gittik, malum ögleden sonra baby shower davetine gideceğimizden erken kalkacağız diye. İyi ki de öyle yaptık, Doruk biraz eve alıştı, Mert'in odasında oyuncaklarıyla oynadı Naz ve Rüzgar gelmeden.

Daha sonra Naz ve Mert geldiler. Elif teyzeleri, hepsine yapboz getirmişti, bir de Doruk'a doğumgünü için çok güzel spor ayakkabılar :) Tekrar çok teşekkür ediyorum Elif'cim :)Doruk yapbozu görünce neredeyse başka hiçbir seyle ilgilenmedi, sürekli yapbozla oynadı durdu.

Daha sonra bir ara Sinem'in yaptıgı keki yediler hep beraber, mum da koymustu Sinem, Doruk'un dogum günü için, ama Doruk mum üfleme sırasında da bir kriz yaşadı...

Sonra bir ara hepsi beraber Mert'in yatagında zıplamaca oynadılar, hepsinin bir arada olduğu-ki genelde gruba katılmayan yine her zamanki gibi Doruk'tu, ender anlardan biriydi.


Tabii 3 erkek bir arada olunca, salonda kovalamaca, sürekli dönen oyuncağın üstünden aslında atlanması gerekirken, onu yakalamaca, sonra cadırlar ve tunelden geçmece oynadılar. Ama Doruk'un tüm günkü favorisi, yapbozdu. Oradayken tekrar teyit etmiş oldum ki, Doruk'un fotograf hafızası oldukca güçlü. Yapbozu bir defa gördükten sonra şekillerine bile bakmadan direk yerlerine koyuyor, içinden 1-2 tanesini sakladığımda hemen olmayanın adını söyleyebiliyor.

Sonrasında saat 13'e dogru, uyku saatimiz yaklaşınca sürekli mızıkçılık yapmaya başlayan Doruk'la beraber çıktık. Sinem tekrar ellerine sağlık.